16 Eylül 2008 Salı

Bodrum'un bitmesi


Bu bir günah çıkarma yazısı değil. Şimdi oturup "ah vah Bodrum bitmiş" yapmak istemiyorum. Zira bu bitişte benim ve ailemin de (ev yaparak) katkısı oldu kesin. Bu kadar popüler olmasında. Ama acaba tüm bunları yaparken "küçük İstanbul" olmasını istemiş miydik? Cevap hayır. İlk defa bu sefer çok uzak geldi bana Bodrum. Çok yabancı geldi. Benim sevdiğim yanları hiç kalmamış gibiydi.


Tabii hala çektiğim resimlerdeki renk ve ışıklara bakıyorum ve çok güzel buluyorum. Gümüşlük hala çok güzel. Hattallar sonra Akyarlar'da denize girmek ve tam kıyıdaki evlerin önünde oturmak da çok güzeldi ama işte biraz ileride korkunç büyük bir turistik tesis inşaatı vardı. Ruhunu kaybetmiş gibi geldi. Ya da ben bağlantımı kaybetmiştim. Konacık Bodrum ile bitişik hatta Gürece ve İslamhaneleri dışındaki tüm Bodrum-Turgutreis arasındaki yerler bağlanmış birbirine. Kocaman bir Migros Turgutreis'te. Parkeciler, duvarcılar. Bir acayipti ne bileyim? Belki de bu yüzden manavın tekinde Bodrum mandalinalarını böyle yeşil yeşil görünce sevindim.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Bu yazılar kimin için?


Türkiye'de bir şeyi yapmış olmak için olmak ya da yapılan hizmetin alıcısını hiç düşünmeden iş yapmak gibi bir gelenek var. Bu nereye giderseniz gidin karşınıza çıkan bir fenomen. İster şu resimdeki Olympos antik kentinin bilgi veren levhaları ister mahkemeden gelen yarı Arapça tebligat isterse içeceğiniz ilacın prospektüsü olsun, fark etmiyor. Kesinlikle sade vatandaşın anlayamayacağı tarzda yazılır. Yapıldı mı sorusuna cevap "evet yapıldı", ama kaç kişi anladı? Mesela, cavea, analemna duvar ve isodomik teknik ne demek?
Hadi tabela ve yazıları geçtim, meslek erbabı da kimsenin anlamadığı şekilde konuşmayı marifet sanar. Doktora gidersin, "hmm, burada lezyon olmuş", lezyon ne demek yahu? Ya da avukatlar...
Ne zaman değişecek bunlar? Ömrümüz yetecek mi değiştiğini görmeye?

20 Ağustos 2008 Çarşamba

Apopüler: yaşlılar




İlk resimdeki teyzeler Lizbon'da kaleden aşağıya inen duvara dayanmış konuşuyorlar. İkinci resimde kalenin içindeki amcalar kağıt oynuyor. Hırvatistan'ın Hvar adasındaki amcalar da sohbette. Sevimli bir halleri var aslında. Ama bu yaşlıların apopüler olduğu gerçeğini değiştirir mi? Bir yandan da insanların hem gençken hem de yaşlıyken kendi cinsindekilerle kümelenme güdüsü ne tuhaf di mi?

Bakırköy Kadın Cezaevinde ders


Herhalde beni bu sene en mutlu eden şeylerden biri şu haberde yer alan proje oldu. Cezaevine gitmek, oradaki insanları tanımak inanılmaz bir tecrübeydi. Öğrencilerimin projeyle ilgili yazdığı şeye de bakınca içim ısınıyor. Ne kadar gurur duyuyorum onlarla! Çoğu anı masamda şu şekilde çalışır halde geçmedi, çoğunlukla cezaevindeydik ama orada fotoğraf çekilmiyor.


Dersle ilgili haber için: http://www.medyakronik.com/haber/828/

Yaşamak gönüllülük



"Facebook icat oldu mertlik bozuldu" ve herseysimdibasliyor blogu kapandı. Ben de blogger olarak olaydan koptum. Halbuki bu iş bayağı kanıma girmişti. Seyahat, konser-müzik, yemek vs. üzerine yazıp duruyordum. Dolayısıyla burada devam edicem. Başlığa aldığım bu lafı dokümenter için konuştuğumuz avukat bir arkadaşımız söylemişti. Evet, benim için yaşamanın en güzel tarafı seyahat etmek, yeni yer ve hayatları görmek. Dolayısıyla seyahatler bol bol yansıyacak bloga. Ama müzik, gece hayatı, klupler-restoranlar, siyaset de hatta iş bile...bazen resimde (Resim: Ali Altug Kirisoglu) yer alan evdeki masamdan yazıcam bazen okuldan. Bazen seyahatten.

Geçen Ağustos'tan (2007) beri nereleri gördüm? Como Gölü, İtalya; Annecy-Mont Blanc; Likya Yolu; Portekiz; Hırvatistan. Her biri hakkında bir şeyler yazıcam. Resim koyucam. Haydi bakalım.

Kaldığımız yerden devam


2007'de Bienal'e kabul edilmiş olan belgeselimiz Hepimiz Gönüllüyüz'ü çekerken başlamıştık bu blog'a. Sonra araya başka şeyler girdi ve elimiz değmedi. Ama şu yaz rehaveti ile hayatta neler yapabileceğime yeniden baktığım şu günlerde bunu belki de devam ettirmeli dedim. Bu arada merak edenler için Hepimiz Gönüllüyüz ile ilgili bilgi burada: http://www.iksv.org/bienal10/proje.asp?pid=15&ac=filmler


Hatta Zerenska ile çekime gittiğimiz Gediz Deltasındaki resmimiz de burada. O zamandan beri çok şey yaptım.

28 Mayıs 2007 Pazartesi

11 Mayıs Cuma, Diyarbakır



Diyarbakır mutfağından görüntüler.
Alt tarafı ete banmış yağlı ekmek olduğunu iddia etti Zeren...ki öyle (bunu ben yazarken müdahele eden zzg girdi)